ÖZGÜN TASARIMLI MEKANLAR MÜŞTERİYE GÖZ KIRPIYOR
Sayıları hızla artan AVM’ler, beraberinde pek çok markanın doğmasına ve bu markalar arasındaki rekabetin şiddetlenmesine sebep oldu. AVM foodcourtları gibi rekabetin kıyasıya yaşandığı ortamlarda, fark edilmek ve rakipleri arasından sıyrılıp bir adım ileri çıkmak isteyen markalar; reklam, tanıtım ve pazarlama çalışmalarının yanı sıra mekân tasarımlarına da oldukça fazla önem vermeye başladı. Bu durum, mimar ve iç mimarlara da nitelikli ve özgün tasarımlar üretme ve sürekli yenilikçi olma zorunluluğu getiriyor. Başarılı ve sıra dışı özgün mekân tasarımları, mimarın ve çalıştığı mekânın tercih edilmesinde büyük önem taşıyor. AVM ziyaretçileri, yoğun marka karması içerisinde seçim yaparken; hizmet kalitesi ve lezzet gibi unsurların yanı sıra mekân kalitesine de önem veriyor. Sıra dışı mekânlar hedef kitle üzerinde merak uyandırıyor. Mekânın dikkat çekiciliği, markanın hafızada yer etmesini, dolayısıyla bilinirliğini arttırıyor. Çekici özelliği olan mekânlar daima tercih önceliği kazanıyor.
Bir restoranın menüsü ve sunum şekli gibi özellikleri, o mekân için geliştirilecek tasarımın şekillenmesinde en önemli faktörler arasında yer alıyor. Örneğin menüsünde sadece su ürünleri olan bir mekân ile sadece lahmacun servisi yapan bir mekânın tasarımı arasında büyük farklılıklar oluyor. Sunum şekli de menü kadar önem taşıyor. Masaya servis yapılan konseptler ile self servis yapılan konseptler arasında kuşkusuz farklılıklar olması gerekiyor. Mekandaki sirkülasyon da konsept belirlenirken öne çıkan detaylar arasında. Yoğun ve hızlı tüketimin olduğu mekânlar ile uzun zaman geçirilen mekânlar arasında kurgu farklılıkları olması gerekiyor.
Myfish konseptini yenilerken kendimize “Neden yemeğimizi bir marinada yemeyelim?” sorusunu sorduk ve ortaya bu konsept çıktı. Birçok kişi fotoğraflarına baktığında “Burası hangi sahil kasabasında?” diye soruyor. Myfish Ankara Cepa AVM’de yer alıyor. Fonda görünen deniz ve marina da, aslında duvara uyguladığımız dijital baskı zemin mi? Elbette gerçek deniz değil üzerinde yürüyebilirsiniz…
Pek çok deneysel çalışmanın ve başarılı örneklerin olduğu bu ortamda, sektörün edindiği deneyim, artık fark yaratabilmek için sadece güzel görünen mekânlar yapmanın yetmediğidir. Günümüzde güzel görünen mekânlar artık standart kabul ediliyor. Çünkü güzel mekân örnekleri her yerde karşımıza çıkıyor. Durum böyle olunca fark yaratmanın yolu, markaya uygun temalar geliştirebilmekten geçiyor. Markaya özgün fakat alışılmadık atmosferler tasarlamak, kullanıcıların farklı duygular deneyimlemesini sağlıyor. Yenilik arayışları ise özgün tasarımların doğmasını sağlıyor. Ticari bir tasarım geliştirilirken, dikkat edilmesi gereken en önemli husus, markanın varoluş amacının tasarımla uyumu oluyor.
Kullanıcısını şaşırtabilen ama yanıltmayan, çekici, farklı ve yenilikler sunan mekânlar tasarlamak için, tasarımcıların ve marka sahiplerinin vizyonlarını zenginleştirmeleri büyük önem taşıyor. Bu arayış, iyi mimarlık ürünlerinin sayısını artırdığı gibi, kullanıcıların beğenisini ve görgüsünü de geliştiriyor. Fark yaratma konusundaki arz-talep, sıra dışı düşünebilen tasarımcılara gelişebilmesi için ortam sağlıyor.
Özgün bir tasarım için, farklı açılardan bakabilme kabiliyetinin gelişmiş olması gerekiyor. Ancak tasarımcının bu yetenekte olması, özgün bir proje için yeterli olmuyor. İşverenin de farklılığa açık ve deneysel düşünceye yatkın olması büyük önem taşıyor. Tasarımcısına destek ve cesaret veren açık fikirli bir işveren, özgün bir projenin var olmasında büyük rol oynuyor.
Sonucun başarılı olabilmesi için…
Herhangi bir projeye başlarken müşteriden; hedef kitlesinin kimler olduğunu ve önceliklerinin belirlenmesini ayrıca menüsünün ve üretim şeklinin tamamlanmasını istiyoruz. Kendi birikimlerimiz ile bu bilgilerin harmanlanması sonucunda, doğru bir fonksiyon şemasına ve markanın amacına uygun bir tasarıma ulaşabilmek için pek çok eskiz yapıyoruz. Hedeflenen kullanıcı kitlesinin karar verme tarzı, çevredeki rakip markalar, daha kaliteli ve hızlı servis imkânları, daha fazla müşterinin kazandırılması hedefi vb. gibi kriterlerin belirlenebilmesi, tasarının şekillenmesini sağlıyor. Marka sahibinin birikim ve görüşlerinin de dahil edildiği bu süreç, çeşitli eskizler ve 3D çalışmalarla karara bağlanıyor.
“Fark yaratmanın yolu, markaya uygun temalar geliştirebilmekten geçiyor”
Denenmemiş mekân tasarlamak elbette riskler taşıyor. Sonucun başarılı olabilmesi için; önceliklerin, dikkat edilecek noktaların ve risklerin iyi belirlenmesi gerekiyor. Standartların dışına çıkmak pek çok senaryoyu gözden geçirmek zorunluluğu doğurduğu için, sınırlı zamanı iyi kullanmak, belki de daha fazla vakit ayırmak gerekebiliyor. Yeni bir konsept oluştururken, ihtiyaç duyulan zamanı önceden kestirmek kolay olmuyor. Mekânın konumu, açılan, yüksekliği, teknik zorluklar, marka sahibinin beklentileri, konunun daha önceki deneyimleri kapsaması vb. pek çok detay, zamanı ve sonucu doğrudan etkiliyor.
KÜÇÜK EV
AK Merkez’de yer alan Küçük Ev’in tasarımını gerçekleştirirken, servis hızını arttıracak ve tezgahlar arası fonksiyonel bağlantıyı çözecek bir proje geliştirmeye özen gösterdik. Bu projede fonksiyonel şema optimum olarak çözüldükten sonra tüm Küçük ev şubeleri bu konsept çerçevesinde yenilendi ve 1963’ten beri hizmet veren mağazanın imajı yenilenmiş oldu.
DÖNERCITY
Dönercity projesini geliştirirken, “dönerci” denilince akla ilk gelenden farklı, modern bir tarz ve konsept tasarlamak amacıyla yola çıktık. Firmanın kurumsal kimliğinden, temperli cam teşhir dolaplarına kadar tüm detaylarıyla birlikte yeni bir tasarım ve uygulama gerçekleştirildi. Uygulama 15 günde tamamlandı.